20 Eylül 2019
Yazı ve fotoğraflar: Yüce Ayhan
Müzik: Evanthia Reboutsika- O Venelos Stis Kanes

Bir uçak yolculuğu sırasında, havayolu şirketinin dergisini karıştırırken bir otelin reklamına ayrılmış sayfanın altında iki müzisyenin fotoğrafı dikkatimi çekti birden. Daha önce hiç görmediğim yüzlerin altlarında yatan isimler çok tanıdıktı çünkü. Dergideki suretlerini görmeden çok önce, Gökçeada’da ıssız bir köyün sokaklarını arşınlarken tanışmıştım onlarla.
(daha fazla…)
18 Eylül 2018
Yazı ve fotoğraflar: Yüce Ayhan
Müzik: George Frideric Handel-Sarabande

Yeryüzünde, zamanın sanki durmuş gibi gözüktüğü ama öte yandan hayatın tüm canlılığıyla sürdüğü yerler vardır. Thomas More’un “Gelenek, ateşi miras bırakmaktır, küllere tapmak değildir” sözlerine nazire yaparcasına geçmişin mirasını canlı tutan bir Frankonya şehrinde bulduk kendimizi gün biterken.
(daha fazla…)
05 Eylül 2017
Yazı ve fotoğraflar: Yüce Ayhan
Müzik: John Downland-Lachrimae
Lavta: Christopher Morrongiello

Ülkenin pek çok gözde kenti varken fazlaca üne sahip olmayan bu kente öncelik vermemiz bilinçli bir tercihti. Mestre istasyonundan Venedik’e akan turist kalabalığının tersi istikamette, trenle 15-20 dakikalık kısa bir yolculuktan sonra vardığımız Padova günümüzde sakin bir taşra kasabası gibi görünse de hem tarihiyle, hem de yaşadığımız coğrafya ile şaşırtıcı bağlantısı nedeniyle önemli bir yer.
(daha fazla…)
27 Ocak 2017
Yazı ve fotoğraflar: Yüce Ayhan
Müzik: Anonim- Drama Köprüsü
Bağlama: Tufan Kumaş

Yol kıyısında durmuş ne yöne bakmamız gerektiğini kestirmeye çalışırken karşıdan gelen küçük otomobil yavaşladı, sürücü penceresini açtı ve soruyu yapıştırdı şiveli bir Türkçe ile, selamsız sabahsız:
-Türk müsünüz?
Cevabı verince selam faslı arkadan geldi. Açık camdan muhabbete başladık amcayla. Meğer burada duranlar neredeyse daima Türkiye’den gelenlermiş. Birkaç yıl önce Türkiye gazetelerinde çıkan “Drama köprüsü bulundu” haberinden sonra da gelenlerin sayısı epeyce artmış. Amcama sorarsan köprü filan yokmuş buralarda, bizim görmeye çalıştığımız yapı da eski bir su kemerinden başka bir şey değilmiş zaten.
(daha fazla…)
10 Ekim 2016
Yazı ve fotoğraflar: Yüce Ayhan
Müzik: Adrian Von Ziegler-Slava, Moy Brat

Kuzeye doğru Niflheim uzanırdı, buz ve karla kaplı
Muspell vardı güneyde, ateş ve alevler içinde kaynayan
İkisinin arasındaysa bir muazzam boşluk, Ginnungagap
Kuzeyden buraya zehirli bir nehir akardı
Akar akar donardı
Kırağı ve buz olurdu tabaka tabaka
Güneyden esen sıcak yel eritti buzu damla damla
O damlayla başladı hayat
Uğursuz orman devlerinin ilki
Ymir vücut buldu damlalardan
İlk insan Büri ise bir kayada şekillendi
Önce saçları, sonra kafası
Ve üçüncü günün sonunda tüm gövdesiyle
Büri’nin torunları, Odin ile kardeşleri
Cenk edip öldürdü devlerin babasını
Ve devlerin saltanatı sona ererken
Ginnungagap’a atılan devin cansız bedeninden yeryüzü oldu
Kanı su oldu okyanuslara, eti toprak
Kemiklerinden dağlar, dişlerinden kayalar
Saçlarından çayırlar ve ağaçlar doğdu*
*Prose Edda (Slav Mitolojisi)
Yaradılış öyküleri çoğunlukla birbirine benzer ilahi metinlerde. Kuzeyin hikayesinin çarpıcılığı ise aşina olmadığımız bir coğrafyayı bu denli iyi betimlemesinden olsa gerek.
(daha fazla…)
04 Aralık 2015
Yazı ve fotoğraflar: Yüce Ayhan
Müzik: Artefactum-Llgada al Mercade de Oxford
Bir haziran sıcağında indik trenden, öğle saatlerinde. İstasyondan çıkıp ıssız sokaklarda dolandık “Batı Kapısı”na varıncaya dek. Roma egemenliğindeyken şehri çepeçevre saran surlar, yıllara direnemeyip yıkılınca orta çağda onarılmış; onarılırken de görkemli kulelerin eşlik ettiği kapılarla süslenmiş ama modern zamanları yedi kapıdan biri görebilmiş ancak.
(daha fazla…)
05 Eylül 2015

Yazı ve fotoğraflar: Yüce Ayhan
Müzik: The Ramrods-Ghost riders in the sky
Sacramento nehri kıyılarında, bir hızar atölyesi inşası sırasında 24 Ocak 1848’de bulunan bir altın külçesi pek çok insan için yeni bir hayat muştusu olmuş, Amerika’dan ve (Türkiye de dahil) dünyanın pek çok yerinden göçmeni yeni fırsatlar sunan topraklara çekmişti. Öyle ki o tarihte ancak bin kişinin yaşadığı San Francisco bu olaydan iki yıl sonra Aralık 1849’da yüz bin kişilik bir nüfusa ulaşmıştı.
Altına hücum göçmenlere umut kapısı olurken bazıları için sonun başlangıcıydı.
(daha fazla…)
20 Mayıs 2015
Yazı ve fotoğraflar: Yüce Ayhan
Müzik: Chris Spheeris -Invisible Hands

Tarihi, galipler ve mağluplar, kahramanlar ve korkaklar arasında geçen olaylar zinciri olarak, neredeyse bir bilgisayar oyunu tadında öğrendiğimiz için ismine aşina olduğumuz, fakat nerededir, nasıl gidilir bilmediğimiz pek çok yer vardır.
Yunanistan anakarasında gezi güzergahımızı belirlemek için harita başında oturmuş tartışırken rastladığımız iki isim benzer bir çağrışımla uğranılacaklar listesinde yerini alıverdi hemen. (daha fazla…)
15 Nisan 2015
Yazı ve fotoğraflar: Yüce Ayhan
Müzik: Komitas Vardapet -Dle Yaman
Duduk: Lévon Minassian

Ab-ı Hayat Çeşmesi’nin arkasında gördüğümüz iki katlı taş yapıya bakıyorduk birlikte.
“Bu ev benimdi” diyerek yutkunup anlatmaya başladı.
Müze yapılacak diye 20 bin lira bedelle kamulaştırılmış önce kaymakam tarafından. Sonra bir sabah tahliye emriyle jandarmalar gelmiş, kapıya dayanmışlar.
“Yapmayın, etmeyin” demeye kalmadan evden çıkartılmışlar, eşyaları dışarıya bir köşeye yığılmış.
“ Benzin döküp eşyalara çaktım kibriti o öfkeyle…Üç gün sonra da anam kahrından öldü” diyerek söze noktayı koydu Pala.
(daha fazla…)
15 Mart 2015
Yazı ve fotoğraflar: Yüce Ayhan
Müzik: Göksel Baktagir- Garip (Hicaz Saz Semaisi)
Klarnet: Hüsnü Şenlendirici
Albüm: Hüsn-ü Hicaz

Eski bir gar binası, insansız…
Yeşilliğin ortasında bir kara tren, kadim başkentin yarım kalmış tarihi gibi kesik raylar üzerinde sessiz sedasız…
İlk büyük savaşın ardından yeniden çizilen sınırların bahtsızlığında yalnız bir istasyon…
Meşrutiyetin ilanından sonra İstanbul’u Balkanlara bağlamak üzere büyük umutlarla inşa edilen demiryolu hattı savaş sonrasında Yunanistan toprağında kalınca, kadükleşen, yerini yenisine bırakmak zorunda kalan Karaağaç’taki Edirne tren istasyonu oldu kentteki ilk durağımız.
(daha fazla…)
18 Aralık 2014
Yazı ve fotoğraflar: Yüce Ayhan
Müzik: Z. Livaneli - Şeyh Bedreddin Destanı
Bağlama: Tufan Kumaş

Şehre yaklaşırken inceden bir yağmur başladı. Yaz ortasındaki bu beklenmedik tesadüfle sözcükler gayri ihtiyari dökülüyor dudaklarımızdan:
Yağmur çiseliyor…
Serez’in esnaf çarşısında,
bir bakırcı dükkanının karşısında…..
Yağmur çiseliyor…
Bir esnaf çarşısı var mıdır, tek bir bakırcı dükkanı olsun kalmış mıdır bilmiyoruz. Ezberimizdeki dizeleri mırıldanarak ilerliyoruz sadece.
(daha fazla…)
12 Ekim 2014
Yazı ve fotoğraflar: Yüce Ayhan
Müzik: Will Glahe- Rosamunde (Beer Barrel Polka)

Almanların Hauptbanhof dedikleri merkez istasyonuna girdiğimizde karşılaştığımız manzara hepimizi şaşırtmıştı. Şaşırtıcı olan hem hafta ortasında, daha çalışma saatleri sona ermeden toplanmış kalabalık hem de kalabalığı oluşturanların neredeyse tek tip giyim tarzlarıydı. Kahverengi güderiden askılı kısa pantolonları, pötikareli gömlekleri ve süslü yün çoraplarıyla erkekler, karpuz kollu beyaz gömleklerinin üzerinde canlı renklerden seçilmiş elbiseleri, beyaz önlükleriyle kadınlar bir figüran kalabalığıydı da sanki biz de bir film setindeydik. Oysa kıyafetlerimiz uymasa da amacımız bu kalabalıkla aynıydı: bir sonraki metro durağı, Theresienwiese.
(daha fazla…)