Agito ergo sum ! -

Yunanistan

18 Aralık 2014

Yağmur Çiseliyor

Yazı ve fotoğraflar: Yüce Ayhan

Müzik: Z. Livaneli  - Şeyh Bedreddin Destanı

Bağlama: Tufan Kumaş

 

Şehre yaklaşırken inceden bir yağmur başladı. Yaz ortasındaki bu beklenmedik tesadüfle sözcükler gayri ihtiyari dökülüyor dudaklarımızdan:

 

Yağmur çiseliyor…

Serez’in esnaf çarşısında,

bir bakırcı dükkanının karşısında…..

Yağmur çiseliyor…

 

Bir esnaf çarşısı var mıdır, tek bir bakırcı dükkanı olsun kalmış mıdır bilmiyoruz. Ezberimizdeki dizeleri mırıldanarak  ilerliyoruz sadece.

Bir park yeri bulup yürümeye başladığımızda yağmur duruyor. Cumartesi kalabalığının peşisıra dolanarak bir kent merkezi arıyoruz. Eskilerden kalmış bir merkez, bu şehrin ismine yaraşır bir tarihi doku pek yok ortalıkta. Sonunda çınarlarla çevrili bir yeşilliğin ortasında o eski yapıyı görünce heyecanlanıyoruz ister istemez.

Altı yüz yıl önce, 1418 yılının 18 Aralık günü, bu  meydanda değilse bile buralarda bir yerde  can vermişti İznik sürgünü, namı diğer Dede Sultan.

İkinci Osmanlı sultanı Orhan Gazi ile  birlikte Rumeli’yi fethe çıkan yedi gaziden biri olan Gazi  İsrail’in oğlu Bedreddin Mahmud bugün Yunanistan topraklarında bulunan Assimeniou (Simavna)’da dünyaya gelir. Bursa, Konya ve Kahire’de geçen uzun eğitim yılları sonucunda bir fıkıh uzmanı olmasına karşın Kahire’de  Şeyh Hüseyin Ahlati ile tanışmasının ardından bir islam hukukçusu olarak değil kalender bir derviş devam eder hayatına Şeyh Bedreddin. Osmanlının fetret devrinde taht kavgasının güçlü taraflarından biri olan Musa Çelebi tarafından kazasker makamına getirilir ama Musa Çelebi’nin yenilgisi ve ölümünün ardından İznik’e sürgün edilir. Hacca gitmek bahanesiyle İznik’ten ayrılıp Sinop üzerinden deniz yoluyla Rumeli’ye geçer. Torlak Kemal Manisa’da, Börklüce Mustafa Aydın vilayetinde ayaklanırlar. Şeyh Bedreddin ise ağaç denizinde, Deliorman’da harekete geçer.

Gerisi malum; mübalağa cenk, mağlubiyet, idam:

Derhal Simavna Kadısı oğlunu tutup Serez’e Sultan Mehmed’e getirdiler. Padişahın yanında Acem’den yeni gelmiş Mevlana Haydar adında bir bilgin vardı. Ona “Bunun hali nasıldır ve bunun hakkında ne dersin diye sordular ve “Bu bilgili bir kişidir” dediler. Mevlana Haydar “Bunun kanı helaldir ve malı haramdır” dedi. Götürüp pazar yerinde, halkın arasında boğazından astılar.*

“Allah dünyayı yaratmış, insanlara bahşetmiştir. Servet, mahsulat, arazi cümlenin müşterek malıdır. İnsanlar müsavidir. Birinin büyük servetlere sahip olması diğerlerinin ekmeğe bile muhtaç kalmaları maksud-u ilahiye münafidir” diyen Şeyh Bedreddini düşünerek önünde durduğumuz yapı eski bir Osmanlı bedesteni. Dikdörtgen planlı tek katlı bu yapı, iki masif ayak üzerine bindirilmiş kemerleriyle, kemerlerin üzerinde yükselen, kiremitten örülü altı kubbesiyle Elefteriasis (Özgürlük) meydanını süslüyor bu gün. Yunanistan’da ayakta kalmış iki bedestenden biri. Öteki Selanik’te, halen çarşı olarak kullanılırken buradaki kentin arkeoloji müzesi. Çandarlı İbrahim Paşa tarafından 13.yüzyılda dokumacılar çarşısı olarak yaptırılmış.

Bulgaristan dağlarında doğan Strymon nehri kıyılarındaki verimli topraklarda yetiştirilen pamuğu  ipliğe ve kumaşa dönüştüren güçlü ekonomisiyle Serez zamanının gözde kentlerinden biriymiş. Osmanlı egemenliğine 383 yılında giren kent  Gazi Evrenos Beyin kuşatmasına karşı direniş göstermeden teslim olduğu için Osmanlı, önceleri kentin eski sakinlerinin oturduğu kale içine pek dokunmamış, kiliseleri de camiye çevirmemiş; Anadolu’dan getirdiği müslüman halkı kale surları dışına yerleştirmiş. Selanik vilayetinin üç sancağından biri yapmış Serez’i. Pamuk dışında tahıl ve tütün üretimi de yapılan Serez en az 100 dokuma tezgahı ve  bir buharlı çırçır makinasıyla  bölgenin ekonomisi en canlı kentlerinden biri olarak karşılamış 20 yüzyılı. Fakat 19.yüzyıl ortalarında, Yunan bağımsızlık hareketinden Balkan savaşına uzanan süreçte talihi dönmüş kentin. İstimbotların ekonomide artan rolüyle bir liman kenti olarak Selanik’in yıldızı parlarken, Osmanlı, Bulgar, Sırp ve Yunanlılar arasındaki egemenlik çatışmasının da etkisiyle Serez giderek önemini yitirmiş. Osmanlı egemenliği kalkınca o dönemin eserleri de giderek harabeye dönüşmüş. Arkeoloji müzesi olarak kullanılan bedesten ve Zincirli Cami dışında ayakta kalmış Osmanlı eseri yok.

Bir zamanlar 4500 civarında hane, 40 kadar han, 1115 kadar dükkanıyla; 23 mektep, 11 medrese ve bir kütüphanesiyle; kiliseleri, camileri ve havralarıyla en canlı günlerini yaşayan Serez günümüde Yunanistan Makedonyasının Selanik’ten sonra ikinci büyük kenti olarak anılmasına rağmen o eski ışıltılı zamanlarından eser yok artık.


Yine de meydandaki, sokak aralarındaki  kafeteryaları dolduran insan kalabalığıyla cıvıl cıvıl. Meydanın az ötesindeki parkta ulu ağaçların gölgesinde ihtiyarlar mutad sohbetlerini yapıyorlar, Yunan bağımsızlık hareketinin ateşleyicilerinden Emanuel Papas’ın ak heykeline karşı. 
Emanuel Papas Serez’te yakmış bağımsızlığın fitilini, ama sonunu getiremeden Hidra adasına giderken yolda kalp krizinden ölmüş.

Serez’de öldürülen Şeyh Bedreddin ise cenk diyarına sökün etmiş çok sonra. Mübadele sırasında Serez’deki “mezarlık tekkesi”nden çıkarılarak İstanbul’a taşınan  ve İkinci Mahmut türbesinde bir kabire gömülen kemikleri saltanat arazisinde olsa da bugün, din ve milliyet farkı gözetmeden herkes için dilediği özgürlük ve eşitlik fikri, Börklüce Mustafa’nın, Torlak Kemal’ın ve binlerce mülhid yoldaşın düştüğü topraklarda filizlenmeyi bekliyor, bir kez daha.

 

Yağmur çiseliyor 

Korkarak  yavaş sesle
Bir ihanet konuşması gibi
Beyaz ve çıplak
Mürted ayaklarının
Islak ve karanlık toprağın üzerinde koşması gibi
Yağmur çiseliyor
Serezin esnaf çarşında
Bir bakırcı dükkanının karşısında
Bedrettin’im bir ağaca asılı
Yağmur çiseliyor
Gecenin geç ve yıldızsız bir saatidir
ve yağmurdan ıslanan
Yapraksız bir dalda sallanan
Şeyhimin çırılçıplak etidir
Yağmur çiseliyor
Serez çarşısı dilsiz
Serez çarşısı kör
Havada konuşmamanın görmemenin

Kahrolası hüznü
Ve Serez çarşısı kapatmış elleriyle yüzünü
Yağmur çiseliyor
(NHR-1936)

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

*Menakıb u Tevarih i Al-i Osman (Osmanoğullarının tarihi) Aşık Paşazade (Çeviri: Kemal Yavuz, M.A. Yekta Saraç)
http://www.toplumsol.org/simavnali-seyh-bedreddin-hamit-erdem/

 

Yorum yapın

Bu yazıya yapılan yorumlar için RSS beslemeleri. TrackBack URL